Kayıtlar

2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

cuma sohbetleri 52 aşk ın ateşi

E skici babanın ebedi istirahatgâhı Bursa'da Tezveren Hz. giderken dar sokakların hemen kenarındaki yol üzerinde bulunmaktadır Sokakta bir adam , başını iki eli arasına almış, ağlıyordu. Binek taşının üzerine oturmuştu! Hava iyice ayazlamıştı, neredeyse sabah ezanları okunacaktı. Ağlayan adam, birden dizi dibinde bir kimsenin belidiğini gördü. Gelen çok sessiz gelmişti. Onun zuhur anında , ağlayan , içinde en ufak bir kederi, bir sıkıntısı kalmadığını anlayıverdi.başını kaldırıp gelenin yüzüne baktıçocuksu çocuksu , gözlerini, göz yaşlarından ıslanan sakalını sildi. - Neden ağlıyorsun? - Karım evden kovdu? - Kimsin Sen? - Ben mi? Eskici Baba! şu köşedeki küçücük dükkanda... Beni hiç görmedinmi? - Gördüm. Ben kimim. biliyormusun? - Şeyh Üftade'sin. Seni tanımayan varmı? - Neden evden kovuldun? - Hacca gidemediğim için... Karım hacı karısı olmak istiyor... Yıllardır başımın etini yer, ama ben fukara bir eskiciyim, iki kuruşu bir araya getiremiyorum ki! - Şimdi hacca gitmek ister

CUMA SOHBETLERİ 51- ŞEYTAN VAR MIDIR?...

B ir üniversite profesör ü öğrencilerine su soruyu sorar; - Var olan her şeyi Tanrı mı yarattı ? Bir öğrenci ayağa kalkar ve cevaplar. - Evet, her şeyi Tanrı yarattı ! Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine ' Evet efendim ' diye cevaplar. Profesör devam eder. - E ğer her şeyi yaratan Tanrı ise ve şeytan var olduğuna göre şeytanı da Tanrı yaratmış olur. Çalışmalarımızda uyguladığımız kesinleştirme prensibine göre de Tanrı şeytandır . Öğrenci böyle bir önerme karşısında şaşırır ve yerine oturur. Profesör öğrencilerine bir kez daha Tanrı'nın içindeki kaderin bir efsane olduğunu kanıtlamaktan ötürü oldukça mutludur. Bu arada başka bir öğrenci ayağa kalkar ve ' Bir soru sorabilir miyim profesör ' der. Profesör sorabileceğini söyler. Öğrenci ' Soğuk var mıdır ' diye sorar. Profesör ; ' Nasıl bir soru bu böyle, tabii ki vardır ' di ye cevaplar. ' Sen hiç soğuktan üşümedin mi ?' Öğrenci ' Aslında, fizik yasalarına göre soğuk yoktur; yaşam

cuma sohbetleri 50 anne -baba

Abdullah b. Mes’ud diyor ki: “Peygamber (s.a.s.) Efendimize: -Allah’ın katında en sevgili amel hangisidir? diye sordum, Peygamber (s.a.s.): -Vaktinde eda olunan namazlar, buyurdu. -Namazdan sonra hangisi daha sevgilidir? dedim. -Ana-babaya iyilik etmektir, buyurdu. -Sonra hangisidir? dedim. -Allah yolunda cihaddır, buyurdular. (Riyâzu’s-Sâlihîn, I, 347). Çocuklar anne-babaları hakkında kötü konuşmamalı, onlara sövmemelidir, vasiyetlerini yerine getirmeli, dostlarına ikramda bulunmalıdırlar: “Ey Rabbimiz kıyamet günü, beni, anne-babamı ve bütün müminleri mağfiret eyle. ” (İbrahim, 14/41) diye dua etmelidir. Baliğ olan çocuklar ana-babalarının odalarına her zaman izin alarak girmelidirler. Baliğ olmayan küçükler de şu üç vakitte ana-babalarının veya başkalarının odalarına izin ile girmelidirler: Sabah namazından önce, yani yataktan kalkıp giyinileceği zaman; öğle uykusu sırasında yatsı namazından sonra yatılacağı zaman. Çünkü bu vakitler karı-koca arasında mahrem vakitlerdir. Allah’u Teâ

CUMA SOHBETLERİ 49 KARTAL VE TAVUK

Bir zamanlar, büyük bir dağda kartallar yuva yaparlarmış. Bir kartal da 4 tane yumurtası ile bu dağda yaşıyormuş. Bir gün bir deprem olmuş. Ve yumurtalardan bir tanesi dağdan yuvarlana yuvarlana vadide yer alan bir çiftliğe kadar düşmüş. Bu çiftlik bir tavuk çiftliğiymiş. Çiftlikteki tavuklar, bu değişik ve normalden büyük yumurtayı sahiplenmeye karar vermişler. Yaşlı bir tavuk bu yumurtayı ve içinden çıkacak yavruyu, koruması altına almış. Bir gün, küçük kartal doğmuş. Çevresinde tavukları görmüş ve kendini bir tavuk zannetmiş. Bütün tavuklar da ona bir tavuk gibi davranmışlar. Ailesini de çok seviyormuş. İçinden, bazen, “ ben kimim ?” sorusu geçiyormuş. Ama o bir tavukmuş. Bunu böyle bilmeliymiş. Birgün çiftlikte oyun oynarlarken, yukarı baktığında bir grup kartalın özgürce uçtuklarını görmüş. " Aman Allah’ım, ne kadar güzel uçuyorlar. Ben de onlar gibi uçmayı çok isterdim " demiş. Tavuklar, bu düşünceye hep birlikte gülmüşler. " Sen bir tavuksun ve tavuklar uçamazlar

cuma sohbetleri 48 rızık endişesi

Büyük velilerden Şakik Belhi (VIII. yy) bir kıtlık senesinde, herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda, zengin bir adamın kölesinin kıtlığı önemsemeyerek eğlendiğine şahit oldu. Yanına yaklaştı ve sordu: - Herkes kıtlıkla, açlıkla karşı karşıya olmaktan inler dururken sen neye güvenerek böyle eğlenebiliyorsun? Köle cevap verdi: - Herkesten bana ne? Benim için bir tehlike söz konusu değil. Benim efendimin 7-8 tane köyü var, her ihtiyacımız o köylerden sağlanıyor. Bu açıklama Şakik'i adeta bir şamar gibi sarstı. Çünkü kendisi de kıtlıktan dolayı endişe içindeydi. Ama köle onu uyandırdı ve kendi kendine şöyle dedi: - Hey Şakik kendine gel! Şu köle nihayet bir insan olan efendisine bunca güveniyor, kendini emniyet içinde hissediyor. Sen ki bütün canlıların rızkını garanti eden Allah'a inanıyor, tevekkül ediyorsun, Bu nice tevekküldür ki rızık endişesi içindesin… ....................... hayırlı cumalar .....

CUMA SOHBETLERİ 47 MUTLULUK....

Resim
. B ir gü n melekler mutluluğu saklamaya karar vermişler... Saklayalım, zor bulsunlar... Zor buldukları için belki kıymetini bilirler diyerek başlamışlar tartışmaya... Sorun büyükmüş... Mutluluğu saklamak kolay değilmiş çünkü... Kimisi: '' Everest'in tepesine saklayalım'' demiş, kimisi: '' Atlas Okyanusu'nun dibine'' demiş. Tac Mahal'in kubbesi, Mekke sokakları, İtalyan sofrası... Bir hastanenin yenidoğan odası, dondurma külahı, şarap şişesi.. Sigara paketi, lale bahçesi... Pek çok yer düşünmüşler ama hiçbiri yeterince zor gelmemiş... Derken meleklerden biri: '' İÇLERİNE SAKLAYALIM '' demiş... '' Kimsenin aklına gelmez içine bakmak!!!'' İşte o gün bugündür mutluluk insanın kendi içinde saklıymış... Hiçbir mutluluk kolay gelmiyor.Kolay kolay gülmüyor insanın yüzü... Emekte ve insanın içinde saklı mutluluk... Ne başkasının ekmeğinde, ne baş kasının evinde, ne de başka bir şeyde... Bu yüzden gözünüz hep içeri

TANRI 12 ÇOCUĞUNU ÇAĞIRDI VE.....

Her burca Tanrı kendi öz çocuğu gözüyle bakt ı… İsimlerini de bizzat kendisi koymuş: KOÇ, BOĞA, İKİZLER, YENGEÇ, ASLAN, BAŞAK, TERAZİ, AKREP, YAY, OĞLAK, KOVA, BALIK… Tanrı bir sabah yaşam tohumlarını onlara ekmek için bu 12 çocuğunu gür sesiyle huzuruna çağırmış. Çocuklar, kendilerine sunulan yaşam tohumlarını ebedi birer armağan olarak alacaklardı… Teker teker öne çıktılar… Ve Tanrı başladı onlara armağanlarını sunmaya: "KOÇ!.. Sana ilk tohumu ekme onurunu veriyorum. Ektiğin her bir tohuma karşılık elinde bir milyon tohum bulacaksın. Fakat onların büyümelerini görecek vaktin olmayacak. İnsanların aklına BEN'i yerleştirecek ilk kişi sen olacaksın. Fakat bu düşünceyi geliştirmek ya da hakkında soru sormak senin görevin olmayacak. Yaşamının nedeni eylemdir ve bu eylem insanlara benim yaratıcılığımı haber verecektir. İyi çalışabilmen için sana ‘kendini beğenme’ özelliğini veriyorum." ve Koç sessizce yerine çekildi… "BOĞA!.. Sana tohumu madde haline getirme gücün