Kayıtlar

CUMA SOHBETLRİ 20 MAYMUN TUZAĞI

Resim
Asya kıtasında maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır.Bir hindistancevizi oyulur ve iple bir ağaca bağlanır. Hindistancevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı kadar büyüklüktedir, yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz. Maymun, tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar ve yiyeceği kavrar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde, maymun çılgına döner ama kaçamaz. Aslında bu maymunu, tutsak eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece onun kendi bağımlılığının gücü tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür. Bizi tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey, arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Tüm yapmamız gereken, elimizi açıp benliğimi

Kâbe'ye imam yetiştiren Medineli Sıddık hoca Eyüpsultan'a defnedildi

cumartesi ikindi ezanı farklı birşekilde okunuyordu !!!! ilk önce şaşırdım o sırada yanımda işverenimde vardı dedi ki kabe ezanı gibi okuyorlar ezanı ve telefonundan kabe de kayıt ettiği ezan sesi ni açtı aaa aynı ses dedim ... ve gerçekten de şimdi öğrendim kabenin müezzini okumuş ikindi ezanını ... çok sevindim uzaklardan gelen ses şimdi çok yakından gelmekteydi . tarif edemediğim bir duygu kapladı benliğimi ... Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi'ye imam yetiştiren Medine'deki Bilal-i Habeşi Camii'nin imamı Muhammed Sıddık el Meymeni (73) İstanbul'da vefat etmiş Türk asıllı annesinin mezarını ziyaret etmek için bir haftalığına İstanbul'a gelen el Meymeni, vasiyeti üzerine annesinin yanına, Eyüpsultan Mezarlığı'na defnedilmiş Şu anda Kâbe imamı olarak tanınan Şeyh Mahir ile Şeyh Abdullah da onun yetiştirdiği talebeler arasında...

CUMA SOHBETLERİ 19 Örümcek Ağı

Resim
Dünya hayatında hep kötülük işleyen bir adamı ölünce cehennem kapısında bir melek karşıladı. Melek adama şöyle seslendi: "Hayatta iken tek bir gün bile birisine iyilik yaptıysan buraya girmeyeceksin. " Günahkar adam uzun süre düşündükten sonra, bir keresinde ormanda gördüğü örümceği hatırladı. Balta girmemiş ormanda yürürken önüne bir örümcek ağı çıkmıştı. Adam ağı bozmamak ve örümceği ezmemek için o gün yolunu değiştirmişti. Heyecan içinde o günü meleğe anlattı. Melek adama gülümsedi ve ardından elini şaklattı. Gökten bir örümcek ağı inmişti. Adam bu ağa tutunarak cennete girebilecekti. Adam neşe içinde ağa tırmanırken cehennemden bazıları da bu ağa tutunarak cennete gitmeye çalıştılar. Ama adam ağın o kadar çok insanı taşımayacağından korkarak onları itmeye başladı. Tam o sırada ağ gerçekten koptu ve diğerleri ile birlikte adam da cehenneme düştü. "Yazık" dedi melek. "Bencilliğin, hayatında işlediğin tek iyiliği de kötülüğe dönüştürdü. O insanlara şefkat göst

CUMA SOHBETLERİ 18 ASLAN DÖĞMESİ

Resim
MEVLANA DAN... Adamın biri görmüş sırtına dövme yaptırmışları, heveslenmiş, aslan dövmesi yaptırmağa gitmiş... - Bana da, demiş, aslan dövmesi yap!.. - Peki, demiş dövmeci; benim mesleğim dövme yapmaktır.. Gel, otur dövmeyi yapayım.. Dövmeci başlamış iğneyi batırmağa.. - Ayy! Ayy! diye başlamış bağırmağa adam... - Ne yapıyorsun arkadaş; canım çok yanıyor!.. - Aslanın yelesini yapıyorum" demiş. - Aman, demiş, yelesini yapma, başka yerini yap!.. Dövmeci başlamış bu sefer sırtının başka yerlerine iğneleri batırmağa.. Adam gene bağırmağa başlamış: - Aman, dur! Yapma, çok acıyor, neresini yapıyorsun? - Aslanın pençesini yapıyorum... - Aman pençesini de bırak, başka yerini yap!. Dövmeci gene başlamış iğneleri batırmaya.. Bu defa gene bağırmış adam: - Yine neresini yapıyorsun aslanın?.. demiş. - Kuyruğunu!.. "Ben vazgeçtim kardeşim, katlanamam bu aslanın acısına!.." demiş "Aslandan da vazgeçtim, dövmesinde de... " Adam çekmiş gitmiş!. Şİmdi o hesap, "vahdet"

23 nisan dünyada ilk tek çocuk bayramı

Resim
Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. 23 Nisan 1920’de kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk başkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram, bugün dünyadaki tek çocuk bayramı olarak dünya çocuklarının da katılımıyla coşkuyla kutlanacak. Pamukkale Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Veysi Akın’ın "23 Nisan Milli Hakimiyet ve Çocuk Bayramı’nın Tarihçesi" başlıklı çalışmasına göre, 1 Kasım 1922’de saltanat kaldırılınca TBMM, 1 Kasım’ı Milli Hakimiyet Bayramı kabul etti. Resmi olarak 1 Kasım gözükse de Meclis’in açılış tarihi olan 23 Nisan "Milli Hákimiyet Bayramı" olarak kutlanmaya başlandı. Çocuk bayramı ise Himaye-i Etfal Cemiyeti’nin yani bugünkü ismiyle Çocuk Esirgeme Kurumu’nun 23 Nisan 1927’de bugünü "Çocuk Bayramı" ilan etmesi ile başlatıldı. Bu ilk ’Çocuk Bayramı’nı Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa himaye etti. Etkinlikler sırasında Mustafa Kemal Paşa, arabalarından bi

EY ATA !!!!!!!

Resim
Yine uyanmaktayım alaca bir sabaha, Bilirim sabahlar seninle güzel EY ATA! Doğan güneş gibi doğdun karanlık yurduma; Bilirim yurdum seninle güzel EY ATA! Bilmezlermi; insanlar aydınlık seninle var, Bilirim aydınlık seninle güzel Ey ATA! Değişmedin yurdumun bir parça toprağını Bilirim yurdum kanlarla sulandı EY ATA! Adını Mustafa KEMAL olarak yazdın tarihe! Bilirim dünya adınla döner EY ATA! Ne kadar imkansız tarif edemem ama; Bilirim bağlantın var Hz Muhammed MUSTAFA yla!!!! şair :VİRGO

CUMA SOHBETLERİ 17 KÖRLER KÖYÜ

Resim
Dere tepe, dağ taş dolaşmayı çok seven tek gözlü bi adam varmış. Yürür yürür gider, gider gider yürürmüş. Birgün uzaklarda renkleri karmakarışık bi köy görmüş; alacalı bulacalı garip bi köy. Yaklaşmış köye doğru. Yolları bir tuhaf, evleri bir tuhaf, insanları bir tuhafmış köyün. Köyün içine girince anlamış meseleyi. Körler köyüymüş burası. kadınların, erkeklerin, çocukların velhasıl herkesin sımsıkı kapalıymış gözleri.Gezgin tek gözlü adam karar vermiş burda yaşamaya. "hiç değilse benim tek gözüm var" diyormuş. "körler ülkesinde şaşılar kral olur derler. Ben de bunların başına geçer yaşarım " Körlerin gözleri yokmuş ama elleri, kulakları, burunları çok hassasmış. Kendilerine göre kurdukları bir düzen içinde yuvarlanıp gidiyolarmış. Adam şaşkın hallerine bakıyomuş onlarin. Yürümeleri, konuşmaları doğrusu başka türlüymüş. Birgün körlerden biri ötekilerden birinin malını çalmış. Sadece tek gözlü adam görmüş bunu. Bağırarak ilan etmiş "filanca falancanın malını ça